Engellere Takılıp Kalmayın!
(10-16 Mayıs Engelliler Haftası)
“Engelli
çocuk ya da bireyin yaşadığı psikolojik sorunların kaynağı engelin
kendisi değil, engeli nedeniyle maruz kaldığı toplumsal ve bireysel
engellenmelerdir” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve
Ergen Psikolojisi Uzmanı Kln. Psk. Emel Güler, açıkladı.
Engelli
olmak, yaralanma ya da fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle
bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan kişi olarak
tanımlanmaktadır. Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen
hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir.
Aileye yeni katılan
bebeğin engelli olarak dünyaya gelmesi ya da sonradan herhangi bir
nedenle engelli hale gelmiş olması ailede birçok farklı duyguların
yaşanmasına yol açabilir. İlk başta inkar etme, kabullenememe, hayal
kırıklığı, suçluluk duygusu, korku, öfke, çaresizlik, vb. bazı ailelerde
bu süreç daha kolay atlatılarak kabul edilirken bazı ailelerde ise uyum
süreci daha zor olabilmektedir.
Ailenin bu durumu kabul ederek, engelli
çocuğuyla olumlu ilişkiler kurması, aile içinde bozulan dengenin
yeniden kurulması engelli çocuğun psikolojik uyum sürecini olumlu
etkileyecektir.
“Sorun Bireysel ve Toplumsal Engellemeler”
Engelli
çocuklar; engelinden dolayı başkasına bağımlı olma, toplumsal yaşam
alanlarının bağımsızlaşmalarına olanak sağlayacak düzenlemede olmaması
vb. faktörlerden dolayı kısıtlanmış hissedebilirler. Bu durum
beraberinde bazı psikolojik sorunları da getirebilmektedir.
Ailesel
faktörler; çocuğun aşırı korunması, aşırı müsamaha gösterilmesi, ya da
fazla kısıtlanması bağımsızlığının engellenmesi, çocuğa özerkliğin
tanınmaması, ihmal ya da istismar edilmesi, şiddete maruz kalma, sosyal
izolasyon, tutarsız disiplin yöntemleri, gelişimine ve yetisine uygun
olmayan beklentilerin olması, ailedeki diğer çocuklar arasında ayırım
yapılması vb. faktörler psikolojik sorunların gelişiminde rol alan
başlıca etkenler arasındadır.
Görüldüğü üzere aslında engelli çocuk ya
da bireyin yaşadığı psikolojik sorunların kaynağı engelin kendisi değil,
engeli nedeniyle maruz kaldığı toplumsal ve bireysel engellemelerdir.
Tüm bu etkenler engelli çocuğun kendisini yük olarak görmesine, düşük
benlik saygısı geliştirmesine, dışlanmışlık hissine, bunlara bağlı
olarak da içe kapanmasına, sosyal ortamlarda bulunmak istememesine,
yetersizlik ve suçluluk duygularına neden olabilmektedir.
Çocuğun Engeline Değil Yapabileceklerine Odaklanın!
Bir
çocuğun engelli olarak dünyaya gelmesi kendi seçimi değildir ya da
değiştirebileceği bir şey değildir. Bu nedenle toplum olarak, çocuğun
engeline odaklanmak yerine yapabileceklerine odaklanmalıyız. Engelli
çocuğun, engeline göre yaşamının düzenlenmesi yaşam kalitesini
arttırması yönünde yapılacak en önemli adımdır.
Bu düzenlemeler; özel
eğitim ve rehabilitasyon uygulamaları, tıbbi takibin ve psikolojik
desteğin sağlanması, bunların yanı sıra sosyal yaşamının gelişmesine
yönelik sanat, spor vs. aktiviteler aracılığıyla yapılabilir. Koşulsuz
kabul görmek tüm insanlarda olduğu gibi engelli kişilerde de özgüven ve
benlik saygısının oluşmasında oldukça önemlidir.
Yaşam kalitesi
dediğimizde; rahatlık, psikolojik iyi olma, hareketlilik, özerklik,
doyum, uyum, işlevsellik, kendi ile barışık olma, öz farkındalık, sosyal
ilişkisellik, iyimserlik ve keyifli bir yaşam sürme olarak ele
alınmaktadır. Engeli olsa da kişinin yaşam kalitesi arttırıldığında
engelin çok da önemli olmadığı gerçeğini unutmamalıyız.
Engellere Takılıp Kalmayın!
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mayıs 11, 2019
Rating:
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mayıs 11, 2019
Rating:



Hiç yorum yok