10 HAMİLELİĞİN 1’İ RİSKLİ!
Hamilelik ve doğum hayatın en özel dönemlerinden biri. Anne ve baba
adaylarının en büyük arzusu, hem sağlıklı bir hamilelik hem de sağlıklı
bir doğum gerçekleştirebilmek.
Günümüzde, 10 hamileliğin biri riskli, bu
nedenle hamilelikte takibin ve gerekli testlerin yapılması hayati önem
taşıyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi tarafından organize edilen Kadınlar
Kulübü Söyleşileri’nin bu ayki konusu “1000 Kaplan Gücünde Anneler”
oldu.
Katılımcılara riskli gebelik süreçleri konusunda bilgi verilen
söyleşide Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum / Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Atahan Güven,
sağlıklı bir hamilelik ve doğum için tüyolar verirken ciddi riskler
atlatan anne Neslihan Kır Unan, kendi hamilelik sürecini anlattı.
Sağlıklı hamilelik tüyoları
Prof. Dr. Melih Atahan Güven,
hamileliğin bir hastalık değil, belki de annelerin hayatlarında
dinlenebileceği tek dönem olduğunu, çocuk doğduktan sonra bir
koşturmacanın içinde olunacağını belirtti ve tüm hastalarına bu dönemin
keyfini ve tadını çıkarmalarını önerdiğini anlattı. Hamilelikte,
pıhtılaşmanın artmasından dolayı hareket etmenin çok önemli olduğunu,
anne adaylarının daha önce yaptıkları spor ve işlerine devam etmelerinin
önemini vurguladı.
Hamilelikte beslenmenin, sağlıklı beslenme
prensipleriyle aynı olduğunu belirten Prof. Dr. Güven, porsiyonları
abartmadan, küçük porsiyonlarla, karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden
organik beslenmeye ve koruyucu ve katkı maddesi olan paketli gıdalardan
uzaklaşmaya çalışılmasını, fast-food besinler ve tatlı yenilmemesini
önerdi.
Hamilelik tüm bedeni değiştiriyor
Hamileliğin
tüm bedeni değiştiren bir süreç olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.
Güven’in anne adaylarına şu bilgileri verdi: “Hamilelikte öncelikle tüm
organların iyi çalışması gerekir. Çünkü hamilelikle beraber beden
değişiyor, örneğin hamilelik öncesi bedende 5 litre kan varken,
hamilelikle bu oran 7,5 litreye çıkıyor. Hamilelik öncesi kalp
rahatsızlığı, tansiyon problemi, ritim bozukluğu var mı diye bakılmalı.
Böbrek fonksiyonları, idrar, smear testi, toksoplazma gibi
rahatsızlıkların geçirilip geçirilmediği veya hastanın özel bir şikayeti
varsa, ona yönelik testleri yaparak kontroller sağlanmalı. Elbette
yumurta rezervleri ve rahim de önemli. Bu nedenle bebek sahibi olmak
isteyen kişilere, bir jinekologa gidip tüm süreci baştan konuşup
ilerlemelerini tavsiye ederim. Hamile kalmadan önce bedeninizin bu
yolculuğa hazır olup olmadığı sorusunu sormalısınız.”
Düşükle sonuçlanan hamilelikler
Prof.
Dr. Güven, düşüklerin yüzde 80’inin bebek kalp atışı oluşmadan
durduğunu, aslında bunun bir şekilde bedenin de bir otokontrolü olarak
görülebileceğini söyledi. Kalp atışının görülmesinden sonra düşük
oranının yüzde 5’e indiğine dikkat çeken Prof. Dr. Güven, bu konuda
kendisine çok soru geldiğini ve düşük önleyici bir ilaç bulunmadığını
özellikle vurguladı.
Normal doğum için mental hazırlık şart
Prof.
Dr. Güven, normal doğum için en büyük sırrın, anne adayının normal
doğumu istemesi ve hamileliğin başından itibaren mental olarak
hazırlanması gerektiğini söyledi: “34.-35. haftalardan önce bu süreci
düşünmeleri ve kendilerini hazırlamaları gerekli. Çünkü normal –
vajinal- doğumda, anne adayının kendini hazırlaması gerekir. Doğum 12-15
saat kadar sürebiliyor, anne adayının destek alması gerekebilir, bu
nedenle de mental hazırlık çok önemli.”
Kalbim bir bebeği yaşatacak kadar kan pompalamıyordu
Etkinlikte
bir kız çocuğu annesi Neslihan Kır Unan da kendi hamilelik sürecini ve
yaşadığı sıkıntıları nasıl aştığını anlattı: “İlk hamileliğim düşükle
sonuçlandı, daha kalp atışı görülmeden 5,5 haftalıkken bir düşük
yaşadım. Bu düşükle beraber şans eseri bir pıhtılaşma sorunu yaşadığımı
öğrendim; bu durum hamile olduğumda benim ve bebeğim için ilerleyen
gebelik haftalarında problem yaratabilirdi. Bu duruma çok üzüldüm tabii…
İkinci hamileliğimi de bir anda çok büyük bir kanama ile öğrendim ve
soluğu doktorumda aldım. Hocam bana uzun bir süre dinlenmemi önerdi
aktif kanamam nedeniyle. Sonra o mucizevi an geldi; hamileliğimin 10
haftasından bir kızım olacağını öğrendim. Nasıl sevindim anlatamam!
10.-20. Hafta arası çok rahattım ama 20. haftadan sonra hamileliğimin en
zor dönemini yaşadım. Rahim ağzımda kısalma başladı, bu da bir erken
doğum belirtisiydi. Bu nedenle, o günden 35. haftaya kadar yani 15 hafta
çok aktif olmadan dinlenerek geçirdim.
Bu arada, 30. gebelik
haftasında, bir anda çok ciddi bir kaşıntıyla uyandım, her yerim
yanıyordu. Gebelik kolestazı olduğumu öğrendim ki bu, annenin
zehirlenmesi ve bebek ölümüne kadar gidebilen bir durum demekti. İlaç
tedavisine başladım; birkaç günde bir ultrason ile takip ettiler. 35
hafta 5 günlükken, ağrılarım başladı ve kızım dünyaya gelmeye karar
verdi ve bir prematüre olarak dünyaya geldi. Çok şükür şimdi, sağlıklı
bir bebek.”
Perinatoloji uzmanına neden gidilmeli?
Perinatolojinin
aslında hamileliğin sağlıkla başlayıp sağlıkla devam etmesi için çok
önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Güven “Yaklaşık 10 hamileliğin
birinde su azalması, gebelik şekeri ve tansiyonu, erken doğum tehdidi
gibi sorunlar yaşanabilir. Hamileliği baştan takip ederek anne-baba
adaylarının mutlu sona ulaşmasını sağlamak istiyoruz.
Hastalarıma hep
şunu söylüyorum, hamileliğinizi bir seyahat gibi düşünün, bir yolculuğa
çıkıyorsunuz, yolda pek çok şey yaşayabilirsiniz, yoldaki aksiliklere
karşı perinatoloji uzmanınız sizin yanınızda olacak, endişelenmeyin.
Doğru adrese geldiniz, sizi varış noktasına sağlıklı bir şekilde
ulaştıracağım derim. Tüm hastalarımda da bunun için çabalıyorum.” dedi.
10 HAMİLELİĞİN 1’İ RİSKLİ!
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mayıs 23, 2019
Rating:
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mayıs 23, 2019
Rating:



Hiç yorum yok