GLOKOM TEDAVİSİNDE GECİKMEYİN!
Halk arasında “göz tansiyonu" olarak bilinen glokom dünyada körlük
nedenleri arasında 2. sırada yer alan bir hastalık. Toplumda 40 yaş
üzerinde her 100 kişiden 2’sinde görülürken, 60 yaş üzerinde bu oran
yüzde 10’a yükseliyor.
Özellikle ailesinde glokom hikayesi olan
kişilerin çok daha dikkatli olmaları gerekiyor, çünkü risk bu kişilerde
10 kat artıyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine çocukluk, hatta
bebeklik çağlarında bile görülebilen glokomun çeşitli türleri mevcut.
En
sık görülen türü ise özellikle 40 yaş üzerindeki kişileri tehdit eden
açık açılı glokom. Bu glokomun en önemli özelliği, görme alanında
belirgin bir hasar oluşturuncaya dek belirti vermeden sinsice
ilerlemesi.
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Çolakoğlu
geç evrelere kadar belirti vermemesi nedeniyle hastaların genellikle
hekime görme kaybı ileri boyutlara ulaştığında başvurduklarını
belirterek,
“Geç tanı konulduğunda da görme sinirindeki hasarı geriye
döndürmek mümkün olmuyor. Bu nedenle glokomda hastalığa bağlı kalıcı
görme kaybını önlemenin tek yolu, erken tanı konulması” diyor.
Yılda bir kez muayene şart!
Glokom
göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin
ilerleyici hasarı ve görme alanının daralmasıyla karakterize bir
hastalık. Görme sinirinin zarar görmesiyle görme alanı yavaş yavaş
daralıyor.
Ancak bu daralma çevreden merkeze doğru olduğu için çoğunlukla kendini hastalığın en son aşamalarında, yani görme alanında glokoma bağlı olarak belirgin hasar oluştuğunda fark ettiriyor.
Göz
Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Çolakoğlu glokomun ancak dikkatli muayene
ve cihazlarla tespit edilebildiği için hiçbir yakınması olmasa bile 40
yaşından itibaren herkesin yılda bir kez göz muayenesi yaptırması
gerektiğine dikkat çekerek,
“Ailesinde glokom hikayesi olan kişiler
başta olmak üzere, risk grubunda yer alan kişilerin ise rutin muayeneye
35 yaşından itibaren başlamaları gerekiyor. Bunların yanı sıra iri gözlü
bebeklerin de zaman kaybı yaşanmadan muayene olmaları çok önemli”
diyor.
Bu belirtilerden biri bile varsa…
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Çolakoğlu çoğunlukla
sessiz ilerleyen glokomun görmede yavaş yavaş azalma yaptığına, ancak
ani göz içi basıncı artışı durumlarında şiddeti dayanılmaz boyutlara
ulaşabilen göz içi ağrısı, bulanık görme, ışıkların etrafında halkalar
görme, bulantı veya kusma gibi belirtiler verebildiğine dikkat çekiyor.
Göz tansiyonunun hafifçe yükseldiği durumlarda ise gözde dolgunluk
hissi, hafif ağrı, hassasiyet ve kimi zaman da gözde gelip geçici
kararma hissi ortaya çıkabiliyor. Dr. Emel Çolakoğlu bu belirtilerde
zaman kaybetmeden bir hekime başvurmanın çok önemli olduğu uyarısında
bulunarak, “Erken müdahaleyle daha çok görme siniri lifi kurtulabiliyor”
diyor.
Tedaviyle hasarın ilerlemesi önleniyor
Glokom
tedavisi tam iyileşme sağlayamasa da hastalığın ilerlemesi ve görme
sinirine vereceği zarar durdurulabiliyor. “Bu nedenle erken tanı
hastalıktan az zarar görmek açısından önem taşıyor” uyarısında bulunan
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Çolakoğlu sözlerine şöyle devam ediyor:
“Glokom tedavisi yaşam boyu devam ediyor. İlaç tedavisiyle hastanın göz tansiyonu; gözdeki sıvının üretimini azaltarak ya da çıkışını arttırarak düşürülüyor. İlaç tedavisine rağmen hastanın, göz tansiyonu düşmüyor ve görme alanı kaybı artıyor ise, uygulanacak ek tedavi yöntemi çoğunlukla cerrahi yöntem oluyor.
Ameliyatla dışarıdan görünmeyecek
kadar küçük olan bir delikten gözün bazen tüp yardımı ile içerisindeki
fazla sıvı tahliye ediliyor.
Bu ameliyat sayesinde göz içi basıncının
düşürülmesi sonucu görme siniri üzerindeki hasar verici etki ortadan
kaldırılıyor. Doğuştan olan glokomda anatomik bozukluk ana faktör olduğu için cerrahi öncelikle yöntem olarak kabul ediliyor”
Risk faktörlerine dikkat
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Çolakoğlu glokomun risk faktörlerini şöyle sıralıyor:
- 40 yaşın üzerinde olmak
- Ailede glokom hikayesi
- Diyabet ve hipotiroidizm (guatr) gibi sistemik hastalıklar
- Ciddi göz yaralanmaları (künt veya delici yaralanmalar)
- Retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz içi iltihaplanmasına yol açan durumlar
- Bazı göz cerrahileri
- Yüksek miyopi (uzağı net görememe)
- İlaç kullanımı; bazı kortizon içeren ilaçlar ve antidepresanlar
- Migren, kansızlık ve şok durumları
- Vücut kan basıncında anlamlı değişiklikler (aşırı yüksek ve ya düşük olması)
GLOKOM TEDAVİSİNDE GECİKMEYİN!
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mart 14, 2020
Rating:
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mart 14, 2020
Rating:



Hiç yorum yok