Koronavirüs Kaygısıyla Baş Etmenin İpuçları!
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Psikolog Ceylin Sürek, koronavirüsün sebep olduğu kaygılara karşı tavsiyelerde bulundu.
2020...
Kimisi ne umutlarla girdi, kimisi neler planladı. Herkesin farklı
hayalleri vardı, fakat tek gerçekte birleşmek zorunda kaldık. Dünyayı
saran pandemi, koronavirüs!
Pandeminin günlük
yaşantımıza getirdiği kargaşa bir yana, şu an yaşadığımız belirsizlik
durumu günden güne endişelerimizi arttırıyor. Virüsü kapma, hastalanma
ve sevdiklerimize bulaştırma; başlıca kaygılarımız arasında yer alıyor.
Bunların yanı sıra; işte oluşabilecek problemler, gelir kaybı, sosyal
izolasyon, boş kalan raflar sebebiyle yeterli yemek, hijyen ve sağlık
malzemesi bulamama gibi durumlar kaygı seviyemizin daha da artmasına
neden oluyor.
Peki neler yapabiliriz?
Mümkün
oldukça aynı saatte uyanıp ve yatıp, günlük aktivitelerinizin
yapabileceğiniz kısımlarını yapmaya çalışın. Çoğu çalışanlar evden
çalışma sistemine ve öğrenciler de aynı şekilde online ders sistemine
geçti.
Bu sisteme geçen kişiler; her zamanki saatlerinde kalkıp,
işlerini halledip, evde çalışmanın verdiği rahatlığı sürdürebilirler.
Kendinize en sevdiğiniz yemeği ve içeceği hazırlayıp, en rahat ettiğiniz
yere oturarak çalışıp evde kalmanın avantajlarını kullanabilirsiniz.
Sporunuzu yapamadınız mı? Teknolojinin faydalarını kullanın.
İlgilendiğiniz spor dalının çeşitli videolarını açıp, özgürce kendi
sporunuzu yapacak bir alan oluşturabilirsiniz. Spor salonundaki gibi
sosyalleşerek spor yapmak istiyorsanız da, online grup derslerini tercih
edebilirsiniz.
Kalabalık olmayan, evinize yakın yerlerde kısa
yürüyüşler yapıp, temiz hava alabilirsiniz. Bedensel hareketsizlik
strese bağlı tepkileri yoğunlaştırır bu nedenle aktif olun, ‘‘nasılsa
evdeyim sonra yaparım’’ diye ertelemeyin.
Evde yeterince zaman geçirememe durumundan rahatsız olanlar, zamanla ödüllendirildiniz. Eşinizle, çocuklarınızla ilgilenin. Onlarla ilişkinizi kuvvetlendirmek için bu durumu bir fırsat olarak görün. Fiziken izole olmanız, sosyal olarak da izole olmanız anlamına gelmiyor.
Yine teknolojinin faydalarını kullanarak sevdiklerinizle, uzun zamandır
görüşemediklerinizle konuşun. Onlarla bu dönem geçtikten sonra
yapacaklarınızı planlayın. İzleyemediğiniz film, dizi ve okuyamadığınız
kitap listesi yapın. Daha önce yapmadığınız bir yemeği, yapmayı deneyin.
Evinizde yeni düzenlemeler yapın. Kendinize yararlı olacak ve ya
ilginizi çeken bir online kursa yazılın. Kulağa basit gelse de, bu
eylemlerde bulunmak kaygılarınıza bir süre ara vermenizi, rahatlamanızı
ve yaşam kalitenizi arttırmanızı sağlayacaktır.
Kontrol
edemedikleriniz hakkında kaygılanmaktansa, kontrol edebildiğiniz
durumlara bakın. Bu virüsün ne kadar yayıldığını ya da size nereden
bulaşabileceği gibi durumları düşünmek, kaygınızın artmasına neden
olacaktır. Bunları düşünmektense, kontrolü ele alın ve
yapabileceklerinize bakın.
Kişisel bakım ve sağlık uygulamalarından
başlayabilirsiniz. Sağlıklı beslenin, uyku düzeninize dikkat edin,
ellerinizi iyi yıkayın, bedeninizi aktif tutun ve egzersiz yapın.
Bağışıklığınızı nasıl güçlendirebilirsiniz, araştırın.
Diğer yandan, dışarı çıkmanız gerekiyorsa bunla ilgili önlemler alın, dezenfektan kullanın, sosyal mesafeye dikkat edin, kıyafetlerinizi değiştirin, evinizi havalandırın.
Düşününce ne kadar kontrol edebildiğiniz durumun
olduğunun farkına varın, elinizdeki gücü hissedin. Kontrolünüzü
davranışlarınızla sınırlamayın, düşünce gücünüze de odaklanın.
Kaygımızı
düşünceye dökmediğimiz durumlarda onun esiri olabiliyoruz, bu nedenle
kaygınızı somutlaştırın. Kendinize sorun; “en kötü senaryo ne olabilir
ve bunun gerçekleşme ihtimali ne kadardır” Kanıtlara bakın.
Negatif
düşüncelerinizi bir kağıda yazıp, alternatiflerini bulmayı
deneyebilirsiniz. Örneğin; ‘‘bu virüsten asla kurtulamayacağız’’ diye
endişelendiğinizde pandemilerle ilgili geçmişteki gerçeklere göz atıp,
alternatif ve gerçekçi düşünceler oluşturabilirsiniz. Pandemilerin belli
bir süreden sonra sona erdiğini ve dünya düzeninin geri geldiğini,
kendinize hatırlatabilirsiniz.
Kendinize
karşı şefkatli olun. Zor bir dönemden geçiyorsunuz ama yalnız
değilsiniz. Normaldeki üretkenliğinize ulaşamadığınızda ya da
yapacağınız işe bir türlü konsantre olamadığınızda, durun ve kendinize
yüklenmemeniz gerektiğini hatırlayın.
İdeal olmayan koşullarda elinizden
geleni yapmaya çalışıyorsunuz, bu durumu farkına varın. Kendinize hata
payı verebilirsiniz. Yavaşlamayı deneyin, böylece günlük yaşamınızdaki
basit zevkleri daha fazla takdir edebilirsiniz. Anda kalın.
Bir aktivitede bulunurken telefonunuzu sürekli yanınızda tutmayın, yaptığınız şeye odaklanın. Yavaş yemeyi öğrenin, lezzetleri ve dokuları takdir edin. Bunu yaparsanız; hem daha az yemekle doygunluk yaşarsınız, hem de yemeğin tadından daha fazla zevk alırsınız.
Arkadaşlarınızla,
ailenizle konuşurken onlara odaklanın, başka şeylerle ilgilenmeden
dinleyin. En basit şeyden bile zevk almaya ve bunun eğlenceli yönlerini
bulmaya çalışın.
Örneğin; bulaşıkları acele yıkamak yerine suyun ve
köpüklerin dansını görün. Bu tarz işlere bakış açınızı
değiştirdiğinizde; bunları iş yerine, keyifli aktivitelere dönüştürme
fırsatı bulursunuz.
Birçoğumuz
her şeyden haberdar olmak istiyoruz ve sürekli gelişmeleri takip
ediyoruz. Öncelikle bu bilgilendirmeleri, güvenilir kaynaklardan izleyin
ve okuyun. Uzman olmayan kişilerin önerilerine itibar etmeyin.
Diğer
yandan virüsle ilgili sürekli haber okumak ve sosyal medyada olmak
endişelerimizi arttırabilir. Bu nedenle kendinize sınırlamalar koyun.
Elinizde telefonu sürekli tutmayın.
Örneğin; film izlerken kendinizi
sürekli haberleri kontrol etme ihtiyacında bulmayın, anda kalın ve
filmin zevkini çıkarın. Sonradan bu bilgiye zaten ulaşacaksınız, kaygı
havuzunun içinden çıkmaya fırsat bulmuşken, tekrar geri dalmayın.
Sürekli
kaygı ve panik halinde olmak insanı yorar ve hayat kalitesini düşürür.
Ancak küçük dozda kaygı bizlere yardımcı olur. Ne kadar keyifsiz bir
duygu olsa da kaygı bizleri, potansiyel tehlikeli durumlara karşı
hazırlıklı olmamıza ve kendimizi korumamıza teşvik eder.
Örneğin, şu an
sahip olduğumuz koronavirüs ile ilgili kaygılar; dışarı çıkmamamıza,
çıkarsak kalabalık yerlerden kaçınmamıza, ellerimizi sık yıkamamıza,
dezenfekte etmemize ve dokunduğumuz yerlere ekstra dikkat etmemize neden
oluyor. Ancak kaygı düzeyinin yüksek seviyelere ulaşması olumsuz
durumlara yol açabilir.
Panik olduğumuz durumlarda duygularımız reaktif,
düşüncelerimiz mantıksız ve davranışlarımız da dürtüsel olabilir. Bu
panik hali insanları gereksiz olmayan şeyleri almaya itebilir ve
başkalarının ihtiyaçlarını karşılayamama problemlerini ortaya
çıkarabilir.
Unutmayın ki panik; virüsten daha hızlı yayılır, bu nedenle
zincirleme bir reaksiyona neden olabilir. Böyle durumlarda baş etme
becerilerinize odaklanın. Bu durumla ilgili neler yapabiliyorsunuz
onlara bakın.
Kaygınızı
azaltmak için meditasyon ve nefes egzersizleri deneyebilirsiniz. Diğer
yandan egzersiz yapmak, farklı bir aktivitede bulunmak, sosyalleşmekte
kaygı seviyenizin inmesine yardımcı olur.
Yardım istemekten çekinmeyin,
duygu ve düşüncelerinizi paylaşın. Birçok terapist internet üzerinden
online terapi yapmakta, bu servisten faydalanabilirsiniz.
Unutmayın,
yalnız değilsiniz. Din, ırk, renk ayırt etmeyen bu virüse karşı tüm
dünya olarak savaştayız. Geçmişte insanlık nasıl diğer virüsleri
atlattıysa, bu virüsü de birlik ve beraberlik içinde atlatacağız.
Evde
sıkılıyorum dediğinizde, gece gündüz uyumadan bizler için çalışan sağlık
çalışanlarını düşünün. Salgının durması ve normal yaşamımıza dönmemiz
için çalışan dünya uzmanlarını düşünün ve bu durumun geçici olduğunu
kendinize hatırlatın. Yaşam enerjinizi yitirmeden, sağlıkla kalın.
Koronavirüs Kaygısıyla Baş Etmenin İpuçları!
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Nisan 03, 2020
Rating:
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Nisan 03, 2020
Rating:



Hiç yorum yok