Koronavirüse Karşı “Doğru ve Dengeli” Beslenme Kalkanı
Koronavirüsle
mücadelede alınacak önlemlerin yanı sıra dengeli ve doğru beslenmenin
önemine işaret eden uzmanlar, bağışıklık sistemin güçlendirilmesi için
tavsiyelerde bulunuyor.
Uzmanlar, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için
demir, çinko, Omega 3, B12, probiyotik ve sirke kullanımının ihmal
edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Uzmanlara göre, demir içeren kırmızı
et, yumurta, kuru meyveler, kuru baklagillerin yanı sıra Omega 3 içeren
uskumru, somon, sardalye ile ceviz badem ve yeşil yapraklı sebzeler
bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Üsküdar
Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden
Örkçü, Koronavirüsle mücadelede bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin
önemli olduğunu söyledi.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü,
bağışıklık sistemini güçlendiren vitamin, mineral ve takviye gıdalar
hakkında şu bilgileri verdi:
Demir:
Eksikliğinde bağışıklık sistemini güçsüz düşürür ve enfeksiyonlara
duyarlılığı artırır. Kırmızı et, yumurta, kuru meyveler, kuru
baklagiller ve yeşil sebzeler yanında C vitamini alınmalıdır. C vitamini
demir emiliminin vücudumuzda artmasına yardımcı olur.
Çinko: Bağışıklıkta önemli rolü vardır. Et, karaciğer, yumurta ve deniz ürünleri, çinkonun en iyi kaynağıdır.
Omega 3:
Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklardan korunmayı sağlar.
Balık (uskumru, somon, sardalye), ceviz, badem, soya filizi, koyu ve
yeşil yaprak sebzeler, keten tohumu, semizotunda bulunur. Haftada 2-3
kez 150 gram kadar alınmalıdır.
B12:
Bağışıklık sisteminde, sinir sisteminde ve kemik iliğinde kan
hücrelerinin yapımında görevlidir. B12 vitamini, et, süt, peynir,
yumurta ve balık gibi sadece hayvansal besinlerde bulunur.
Probiyotlar: Biyolojik değeri yüksek süt ve süt ürünleri probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar, sindirimi kolaylaştırır ve bağışıklık sistemini güçlendirirler.
Bağışıklık sistemini güçlendiren dost bakterilere
probiyotik adı verilir. Kefir probiyotik bir besindir ve ayrıca B
vitaminlerinin emilimini da artırır.
Kendi turşunuzu kurun
Ev
yapımı turşular hem probiyotik özellik taşırlar ve bağışıklık
sistemimizin kuvvetlenmesinde bizi yalnız bırakmazlar. Dışardan hazır
alınan bir turşunun tuz içeriği yüksek olabilecekken özellikle tansiyon
ve böbrek hastaları için risk teşkil edebilir, bu riski ortadan
kaldırmak için kendi turşunuzu kendinizin kurmasında fayda var.
Kullanılmasını
önereceğim bir başka bitki ise ginseng. Ginsengi bitki olarak bulmamız
pek mümkün olmadığı için multi vitaminlerle desteklenmiş preparatlar
olarak besin takviyesi şeklide kullanabiliriz.
Yapılan bilimsel
araştırmalarda ginsengin fiziksel ve bilişsel yönden olumlu etkileri
olduğunu gösteriyor. Bağışıklığı güçlendiriyor, konsantrasyonu
arttırıyor.
C vitamini: bağışıklık
siteminizi güçlü tutarak hastalanmanızı engeller. Kuşburnu,
turunçgillerden, domates, biber, maydanoz, soğan, dutsu meyveler
dediğimiz berryler, kabak, brokoli ve yeşil salatalar C vitamin almanızı
sağlayacak besinlerdir.
8 bardak suyu ihmal etmeyin
Bunun
yanında toksin atımını hızlandırmak ve vücudumuzu canlandırmak için
günlük 8 su bardağı su tüketimini ihmal etmemekle beraber taze sıkılmış
bazı meyve ve sebze sularının da tüketimini arttırmak çok doğru
olacaktır.
Sirke: Tüketimine bağlı
olarak gözlemlenen olumlu sağlık etkileri yaklaşık 10 bin yıl öncesine
kadar dayanmaktadır. İlk defa, tıbbın kurucusu olarak atfedilen Hipokrat
tarafından sirkenin sağlığa faydalı olabileceği belirtilmiştir.
Antik
zamanlardan beri, sirke antiseptik bir ürün olarak yaraların
iyileştirilmesinde ve enfeksiyonlarla mücadele amacı ile kullanılmıştır.
Sebze-meyve dezenfektanı olarak da kullanılabilir hatta suyunuza birkaç
damla sirke ilave ederek içebilirsiniz.
Tarhana:
Biliyoruz ki tarhana Türk kültürünün vazgeçilmez çorbasıdır, hasta
olduğumuz söylediğimiz ilk kelime sana sıcak bir tarhana yapayım bir
şeyin kalmaz. Vitamin mineral ve antioksidan içeriğinin yanı sıra
besleyici özelliği de yüksektir.
Uyku / melatonin: Üretim
ve salınımı karanlık ile başlar ve aydınlıkla sona erer. Aydınlık
dönemin uzaması veya aniden ışığa çıkılması melatonin üretimini
durdurur. Bu nedenle melatonine “karanlığın biyokimyasal tanımlayıcısı”
şeklinde sembolik bir isim de verilmiştir. İ
nsanlarda melatonin salınımı
karanlığın çökmesinden hemen sonra başlar (20:00-23:00), gecenin
ortasında (02:00-04:00) pik düzeylere ulaşır, sabah saatlerinde
(07:00-09:00) ise sona erer.
Çörekotu:
Ekstraktının sağlıklı hücrelere zehir etkisi yapmayıp, tersine olumlu
etkisi olduğuna ilişkin bulgular vardır. Tohum özsuyu ve tohum yağının
antiviral ve antimikrobiyal etkisinin olduğu bildirilmiştir.
Çörek otu tohumunun günlük 30 mg/kg oral kullanımının bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerinin olduğu yönünde çalışmalar mevcuttur.
Doğal Antibiyotikler: Sarımsak, kefir, brokoli, zencefil, kekik, kırmızı biber, elma sirkesi ve baldır.
Sarımsak: Yemeklere lezzet verici olarak kullanılmasının yanında birçok hastalığı tedavi etmek amacıyla da kullanılmaktadır.
Kefir: Düzenli tüketildiğinde vücut direncini arttırma da çok önemlidir.
Zencefil: Asya
kökenli bir bitki olan zencefilin sağlığa yararı çok eski zamanlardan
beri bilinmektedir, yüksek vitamin ve besin kaynağıdır.
Kekik: Kramp
çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır.
Akciğer ve bronşlar başlıca kullanım alanlarındandır.
Bal: Yıllardır
medikal tedavide kullanılır, içerdiği vitamin mineral ve aminoasitlerle
doğal ilaç olarak kullanılmaktadır. Sadece bakterilere karşı değil
virüs, mantar, parazitlere karşı da antimikrobiyal özellik göstererek
bağışıklık sistemini güçlendirir. Yaraların hızlı iyileşmesini sağlar.
Ağız yoluyla alınan bal immün sistemi güçlendirir.
C vitamini: Antiviral
ve antibakteriyal etkisinin yanı sıra bağışıklığı arttırır ve
güçlendirir. Turunçgiller, yeşilbiber, maydanoz, kiraz, kavun önemli
kaynaklarıdır.
Düzensiz ve sağlıksız beslenme serbest radikallere yol açıyor
Beslenme ve diyet uzmanı Özden Örkçü, serbest radikallerin hücre ve
dokularda çoğaldığında DNA yapısında hasara neden olduğunu vurgulayarak
şunları söyledi:
“Ayrıca sigara, hava kirliliği,
radyasyon gibi nedenlerle de serbest radikaller artar. Artış durumunda
kanser, kalp-damar hastalıkları, artritler gibi sağlık sorunları oluşur.
Besinlerle birlikte aldığımız antioksidanlar vücuttaki serbest
radikallere karşı savaşırlar.
Serbest radikallerin yarattığı olumsuz
etkinin önlenmesi ve etkisinin en aza indirilmesi için yeterli miktarda
antioksidan tüketilmelidir. Serbest radikallerin oluşmasına neden
olabilecek diğer bir etmen de düzensiz ve sağlıksız beslenmedir.
Özellikle içeriğini bilmediğimiz ürünler, hazır çorbalar, rafine gıdalar
(sanayi tipi kek, börek, pasta, bisküvi, iyi pişmemiş ürünler üzerinde
yanık ve kömür karası görünümü olan ürünlerden uzak durmak gerek.”
Koronavirüse Karşı “Doğru ve Dengeli” Beslenme Kalkanı
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Mart 27, 2020
Rating:


Hiç yorum yok