Koronavirüs, Ekolojik Dönüşüm İçin Fırsat Sunuyor - 2
Tarımsal üretim yöntemlerinin değişmesi için katılımcı olun
Gıda
güvenliği için küçük aile çiftçilerinin önemi anlaşılsa da, artan girdi
maliyetleri her geçen yıl daha fazla küçük çiftçinin kentlere göç
ederek tüketici olmasına neden oluyor.
Oysa tüketici olarak, girdi
maliyetlerini azaltan, toprağı, suyu, biyoçeşitliliği ve sağlığımızı
gözeten doğa dostu üretim yapan küçük çiftçiyi destekleyen üretim ve
pazarlama modellerine destek olabiliriz.
Ekolojik ve doğa dostu üretim
yapan küçük çiftçiyi destekleyen politikaların hayata geçirilmesini
talep edebilir ve kooperatifler, gıda toplulukları, ekolojik pazarlar,
üretici pazarları ve topluluk destekli üretim gibi yöntemlerle, küçük
çiftçinin refahını artıracak modellere katkı verebilir, gerektiğinde
ortak olabilir; gıdamıza hep birlikte sahip çıkabiliriz.
Kırsalla ve üreticiyle bağ kurun
Doğa
dostu üreten çiftçilerle doğrudan bağlantı kurarak, onların hazırladığı
listelerden sipariş verebiliriz. Mutfak ihtiyacımızın bir bölümünü
-çiftçiden edinebileceğimiz yerel tohumlar ya da enstitülerden
alabileceğimiz standart tohumlarla- kendi bahçemizde, balkonumuzda ufak
çaplı üretim yapabiliriz.
Veya komşularımızla kent bostanları oluşturmak
üzere yerel yönetimlerin de desteğini alıp -sosyal mesafeyi koruyarak-
birarada üretebiliriz.
Kendiniz yapın
Evde
ekmeğini, yoğurdunu, peynirini yapmaya başlayanlar bugünlerde hem gıda
alışverişi için dışarıya az çıkmak durumunda kalıyor hem de daha iyi
besleniyor. Başlamak için iyi bir fırsat.
Evde kompost yapın
Evde
mutfak atıklarınızı değerlendirmenin ve dönüştürmenin tam zamanı. Daha
once vakit bulamadığınız kompost yapma hayalinizi balkonunuzda, site
bahçenizin bir köşesinde ya da mahalledeki parkın bir köşesinde
gerçekleştirebilirsiniz. Hatta bunun için komşularınızı da
örgütleyebilirsiniz. Sosyal mesafeye dikkat ederek, hep birlikte kompost
yapmak mümkün.
Temizlerken kirletmeyin
Bu
salgın hepimize deterjana gerek olmadığını, su ve sabunun yeterli
olduğunu hatırlattı. Kimyasallarla yüklü deterjanların temizlerken bir
yandan da sağlığımızı ve çevreyi nasıl kirlettiğinin de farkına varmamız
gerekiyor.
Astım ve koah gibi hastalıklara neden olan çamaşır suyu
yerine sirke ve sabun kullanmak yeterli. Aynı zamanda suyu az kullanmak
kadar -doğal döngüsünde kendi kendini yenileyebilmesi için-
kimyasallarla kirletmeden kullanmamız gerekiyor.
Enerji kullanımını azaltın
Dünyada
her yıl yaklaşık 7 milyon insan hava kirliliğinin neden olduğu sağlık
sorunları nedeniyle ölüyor. Türkiye’de ise, her yıl 29 bin kişinin hava
kirliliği nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor. Tabii bunlar kayıtlara
geçenler…
Hava kirliliğinin en önemli nedeni ısınma, enerji üretiminde
ve ulaşımda salınan fosil yakıtlar. Koronavirüs salgını nedeniyle
ulaşımın ciddi ölçüde azalmasının hava kalitesine olumlu yansımaları
oldu.
Bu nedenle gerek ısınmada gerekse enerji kullanımında, gerekse
ulaşımda yapacağımız tasarruflar ve topyekün alacağımız önlemler hava
kirliliğinin önlenmesi için önem taşıyor.
Bilişimin ayak izini unutmayın
Sosyal
medyada gezinirken, WhatsApp’tan mesaj atarken ya da Youtube’da video
izlerken de gezegenin kaynaklarını tüketiyoruz. İnternetin enerji ve
karbon ayakizi, sivil uçakların toplam ayakizini geçmek üzere.
2015 yılı
verilerine göre, internetin 830 milyon ton CO2 açığa çıkardığını ve bu
tüketimin yaklaşık 80 nükleer santralin gücüne eşit olduğunu göz önüne
aldığımızda, günümüzde kat be kat artan tüketimin devasa boyutlarda bir
enerjiye denk geldiğini söyleyebiliriz.
Sosyal medyayı ve iletişim
araçlarını sıklıkla kullandığımız bugünlerde dahi bilişim ayak izimizi
azaltmamız mümkün. Örneğin “tümünü yanıtla” yerine “yanıtla” tuşuna
basabilir, gereksiz e-posta gruplarından çıkabilir, veriler için temiz
enerjili bulut sunucularını kullanabilir, gereksiz yere mesajlaşmaktan
kaçınabilir, kullanım dışı olduğunda fişi çekebiliriz.
Koruyucu sağlık
Koronavirüs
salgını sağlığa bakışımızı da değiştirdi. Bedenimizin bir bütün olduğu,
bağışıklık sistemimizin önemi ve beslenmenin bağışıklık sistemimiz
üzerindeki etkisini bir kez daha kavradık.
Sağlık sistemi sadece hastalıklarla ve hastalarla değil, insanları ve hayvanları sağlıklı tutmakla ilgili düzenlemelere ihtiyaç duyarken, her birimiz birey olarak ”yediklerimiz bizi doyuruyor mu yoksa besliyor mu”, ”hava kirliliğinin sağlığımıza etkileri ne”, ”iklim değişikliğinin sağlığımla ne ilgisi var” gibi soruların yanıtlarını arayarak, koruyucu sağlık konusunda adımlar atabiliriz.
Daha büyük krizlere hazır olmak
Koronavirüs
salgını hızlandırılmış sorunlarla yüzleşmemizi sağlayarak, hepimize
hayatımızı değiştirmemiz, kendi sağlığımızı, yaşam kalitemizi ve
gezegenin sağlığını iyileştirmek için bir fırsat sunuyor. Bu fırsatı
değerlendirmezsek başka virüslerle birlikte iklim değişikliği ve çevre
kirliliğinin yarattığı sorunlar kapımızda bekliyor.
Koronavirüsün
neden olduğu sıkıntıların kökeninde, sağlık sisteminden yerleşim
anlayışına, endüstriyel büyük çaplı hayvansal ve tarımsal üretimden
tüketim kültürüne kadar, hakim düşünce ve davranış kalıpları yatıyor.
Einstein’ın dediği gibi, ”Sorunları çözmeye çalışırken, o sorunları
yaratırken kullandığımız düşünce yapısını kullanamayız.” Bugün canımızın
derdine düşsek de birkaç ay sonra sokağa adım attığımızda, her şeyin
eskisi gibi olması için değil, eskiden neleri yanlış yaptığımıza dair
verileri ortaya koyup, yeni düşünce, davranış biçimleri oluşturmak ve
alışkanlıklar geliştirmek için çabalamamız, ekosistem ile uyumlu
üretim-tüketim modelleri ve yaşam tarzını hayata geçirmemiz gerekiyor.
Bugün
evlerimize kapanabiliyoruz ancak yarın, uzmanların yıllardır uyarıda
bulunduğu iklim değişikliklerinin neden olacağı kuraklık, göç ve
hastalık gibi sorunlar karşısında ne ellerimizi yıkamak ne de eve
kapanmak çare olacak.
Virüsün geleceğini bilmiyorduk ama su ve toprak
kirliliğinin, ormansızlaşmanın, biyolojik çeşitliliğe yönelik
tahribatın, savaşların, iklim değişikliklerinin neden olacağı yıkımı
biliyoruz.
Bu yüzden enerjiden tarıma, sağlıktan eğitime, barınmadan
ulaşıma kadar bütün gereksinimlerimiz konusunda gelecek kuşaklara karşı
sorumlu politika ve stratejiler geliştirmeliyiz.
Harekete
geçmek için mutlaka sokakta ya da ofiste olmak gerekmiyor. Evde de
harekete geçebiliriz…
Doğa dostu üretim ve tüketim yöntemlerini
benimsemek için neler yapabileceğimizi gözden geçirebilir, kendi
hayatımızda yapabileceğimiz değişikliklere dair planlar yapabilir,
dostlarımızla konuşup tartışabilir, yeni toplulukların adımlarını
atabilir, karar vericilere bu konularda harekete geçmeleri için çağrıda
bulunabiliriz.
Koronavirüs, Ekolojik Dönüşüm İçin Fırsat Sunuyor - 2
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Nisan 12, 2020
Rating:
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Nisan 12, 2020
Rating:



Hiç yorum yok