KORONAVİRÜS ALIŞKANLIKLARIMIZI DA DEĞİŞTİRDİ!
Yeni koronavirüs salgınıyla birlikte tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de birçok alışkanlığımız değişti. Koronavirüs üzerine yapılan
gazete haberlerini hiç atlamadan okur, TV haberlerini sabah akşam hiç
sıkılmadan izler olduk.
Sosyal medya ise tüm dünyadaki gelişmeleri
telefonumuza taşıdı. Koronavirüsün hızla yayılımı ve yarattığı ciddi
sağlık riskleriyle ilgili bilgi edindikçe, kısa sürede hayatımızı,
gündelik alışkanlıklarımızı değiştirmeye başladık.
Önce, “tokalaşma,
öpüşme ve sarılma” gibi selamlaşmayı ve sevgi gösterme biçimimizi
değiştirdik. Ardından da el yıkama sıklığımız arttı, dezenfektan ve
maske kullanımı gibi yenilikler hayatımıza girdi.
Değişen
alışkanlıklarımızın virüsün yayılması hızını bariz bir biçimde kestiğini
vurgulayan Acıbadem Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Beril Bahadır Erdoğan,
“Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın olarak tanımlanan Covid -
19 yani yeni koronavirüsün yol açacağı zararları en alt düzeyde tutmak,
bu yeni davranış alışkanlıklarını sıkı sıkıya benimsemekle mümkün
olabilir.
Tedbirleri hızla uygulayın ve değişimden korkmayın!” diyor.
Dr. Beril Bahadır Erdoğan, günlük hayatımızda yaptığımız değişiklikleri
şöyle sıralıyor:
Tokalaşmadan öpüşmeden selamlaşıyoruz
Salgının
bulaşma hızının yüksekliğine dair ilk açıklamaların ardından günlük
hayatımızda aldığımız tedbirler başında arkadaşlarımızla, dostlarımızla
selamlaşmamızı “asgari temas” düzeyine indirmek geldi.
Karşılaştığında
kollarını dirseklerinden karşılıklı olarak birbirine değdirenler olduğu
gibi ayaklarını birbirine vurarak selamlaşanlar da oldu. Ancak kısa bir
süre sonra tüm bu yeni selamlaşma çabalarının yerini baş sallama ve
içten bir gülümseme aldı.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Beril Bahadır
Erdoğan, bu selamlaşma yönteminin virüsün daha fazla kişiye bulaşması
önünde önemli bir engel olduğunu belirtiyor.
Daha sık ve uzun el yıkıyoruz
Toplum
olarak özellikle tuvaletten sonra, yemekten önce ve sonra el yıkama
alışkanlığı konusunda hassasiyetimiz olduğu bir gerçek. Bu
alışkanlığımızın herhangi bir enfeksiyon riskine karşı önemli bir
kazanım olduğunu söyleyen Dr. Beril Bahadır Erdoğan,
“Elini yıkayan bir
toplumuz. Ama yeni koronavirüs salgınıyla birlikte ellerimizi daha sık
yıkar hale geldik. Ayrıca yıkama süremiz de uzadı. Artık en az 20 saniye
yıkıyoruz.
Sokaktan eve geldiğimizde, iş yerinde ortak kullanılan telefon, bilgisayar klavyesi gibi cihazları kullandıktan sonra ya da bir şeyler yemeden önce elimizi yıkayıp yıkamadığımızı daha çok sorguluyor, yıkarken çabucak değil, en az 20 saniye boyunca dikkatle yıkıyoruz” diyor.
Dezenfektanlara sarıldık
Çantamızda
kolonya taşımayalı uzun zaman olmuştu. Özellikle ileri yaştaki
büyüklerimizin bir alışkanlığı olan kolonya taşıma ve eve gelen
misafirlere ikram etme, koronavirüs sayesinde hatırladığımız bir gelenek
oldu.
Özellikle alkol derecesi 80’in üzerinde olan kolonyalar büyük
talep görürken özellikle toplu taşıma araçlarında çantasından çıkardığı
kolonyayı ya da dezenfektanı çevresindekilere de ikram edenlerin sayısı
arttı. Bu alışkanlığın hem kişiyi hem de çevresindekileri korumak için
önemli olduğunu belirten Dr. Beril Bahadır Erdoğan
“Ancak aşırı
dezenfektan ya da kolonya kullanımının da cildi tahriş edebileceği
unutulmamalı” uyarısında bulunuyor. Ayrıca kolonya tercihinde virüsün
üzerinde öldürücü etki olması için yüzde 70 alkol kullanılması
gerektiğini belirtiyor.
Maske ve eldiven takıyoruz
Salgın
yeni başladığında sağlıklı kişilerin maske kullanmasına gerek olmadığı
belirtiliyordu. Ancak salgının çok geniş kitlelere yayılması nedeniyle,
sokağa çıkan herkesin kendini ve çevresini korumak amacıyla maske
kullanması öneriliyor.
Ülkemizde yapılan düzenlemeler de bu yönde. Maske
kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu vurgulayan Dr.
Beril Bahadır Erdoğan, şunları söylüyor:
“Aynı maske uzun süreli
kullanıldığında nemleniyor ve virüsler bu nemli alana tutunarak daha
fazla enfeksiyon riskine neden oluyor. Bu nedenle sık sık maske
değiştirmek gerekiyor. Ayrıca maskeleri çıkartırken virüsün ele bulaşma
riski olduğu için hemen ardından ellerin yıkanması gerekiyor.”
Eldiven
kullanımı da salgın nedeniyle gördüğümüz bir davranış. Ancak bu yeni
alışkanlığımız virüsün yayılmasını önlemek bir yana daha fazla kişiye
bulaşmasına bile neden olabiliyor.
Dr. Beril Bahadır Erdoğan, “Eldiven
taktığında kendini güvende hisseden kişi, daha fazla yüzeye dokunuyor.
Ellerini ağzına, burnuna ve gözlerine daha fazla değdirebiliyor. Bu da
riski artırıyor” diyor.
Artık aramıza mesafe koyuyoruz
Yapılan
son araştırmalar, koronavirüs taşıyıcısı olan birinin viürüs ortalama
3.3 kişiye bulaştırdığını gösteriyor. Bulaşıcılıkta kişinin sağlık
durumu, virüsle temas süresinin uzunluğu etkin olsa da alınabilecek
önlemlerin başında mesafe geliyor.
Bu salgın ile birlikte dilimize
yerleşen “sosyal mesafelendirme” kavramının da buna işaret ettiğini
kaydeden Dr. Beril Bahadır Erdoğan, “Toplum olarak ‘Evde kal’ çağrısına
mümkün olduğunca çok uyuyoruz.
Ancak iş için ya da ihtiyaçlarımız için
dışarıya çıktığımızda herkesle aramıza en az 1 metre mesafe koymamız
gerekiyor” hatırlatmasında bulunuyor.
Her yerde sirke kullanıyoruz
Sirkenin
temizlikte kullanımı özellikle son dönemlerde arttı. Ancak
koronovirüsün ardından sirkenin yüzey temizliğinde, mutfak ve banyoda
kullanımının da arttığı görülüyor.
Koronovirüsün bulaşıcılığının sirke
ile önlenmesinin söz konusu olmadığını belirten Dr. Beril Bahadır
Erdoğan özellikle sosyal medyada yayılan her habere itibar edilmemesi ve
bilimsel verilerden yararlanılması gerektiğini kaydediyor.
Buna karşın
bir ölçeğe 10 ölçek su ile sulandırılan çamaşır suyu, virüsü öldürmede
etkili oluyor.
Daha sık banyo yapıyoruz
Temizlik
denince akla gelen ilk konulardan biri de sık banyo yapmak. Virüs
haberlerinin yayılmasından itibaren günlük banyo sayısını birden üçe
çıkardığını söyleyenlerin sayısı artarken uzmanlar, bu konuda da aşırıya
kaçmanın olumsuzluklarına dikkat çekiyor.
Zira cildin koruyucu
bariyerinin zarar görmemesi virüslere daha açık hale gelmemize yol
açabiliyor.
Evde çalışmak istiyoruz
Her
şey dijitalleştiği içi evden çalışanların sayısı artmış olsa da
koronavirüsün yayılmasını önlemek için alınan önlemlerin başında “Evinde
kal” çağrısı oldu. Birçok iş yeri de bu çağrıya uyarak çalışanları için
“ev-ofis” dönemini başlattı.
Bu da günlük yaşamın yeniden düzenlenmesi
anlamına geldiği için ilk başlarda özellikle uyum konusunda güçlük
yaşanmasının normal olduğunu dile getiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr.
Beril Bahadır Erdoğan, “Evinizin bir yerini ofis haline getirmek çalışma
disiplini için size yardımcı olacaktır” diyor.
KORONAVİRÜS ALIŞKANLIKLARIMIZI DA DEĞİŞTİRDİ!
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Nisan 13, 2020
Rating:
Reviewed by gastronotunmutfagi
on
Nisan 13, 2020
Rating:



Hiç yorum yok